22 Aralık 2017

STSL 16. Hafta - Başakşehir (D) | 5N1K'dan Fazlası

Bu sezon yazdığım maç yazılarının birçoğunda soru sora sora bir şeyler ifade etmeye uğraştım. Bunun sebebi geride bıraktığımız haftalarda soru sormaktan başka bir çaremizin kalmamasıydı.

Aklımızdaki sorulara birer birer yanıtlar bulmak yerine her hafta bu sorulara yenilerini eklendikçe ligin ilk yarısının bitmesine 1 maç kala içimiz dışımız soru işareti oldu:

- Bu sezon yaşadığımız şokun sebebi "ne"?
- Yaşadığımız bu şoktan çıkabilmek için "nasıl" bir çözüme ihtiyacımız var?
- Sezon öncesi transfer edilen ve kalitesi kabul görmüş isimlerden biz "neden" fayda göremedik?
- Ligi sezon sonunda "nerede" tamamlayacağız?
- Yeni hoca "ne zaman" belli olacak?
- Başkan "kim" olacak?

Üstün körü birer örnekle 5N1K formatında aklımdaki sorulardan bazılarını sıraladım ama Antalyaspor camiasında bu sezon 5N1K'dan fazlası var. Sizlere de desem ki aklınızdaki soruları yazın lütfen, herhalde sayfalarca bir liste yapabiliriz şüphesiz ki.

Peki, bu soruları biz soruyoruz da peki ya futbolcular? Acaba onlar hangi soruları soruyorlar veya herhangi bir soru soruyorlar mı?

Çünkü hocasını da, başkanını da geçtim o topu rakibin kalesine tıkacak da kendi kalesini rakibine duvar edecek de sahadaki futbolcular... Bunu yapabilmeleri için illa bir hocaya illa bir başkana ihtiyaçları mı var?

Türkiye şartlarını göz önünde bulunduruyorum ve soruyorum: Kaba tabirle eşek yüküyle para kazanan bu isimler bir topa vurabilmek için illa kendilerine deh veya çüş diyecek birine mi ihtiyaç duyuyorlar?


Başakşehir mağlubiyeti ligdeki 8. mağlubiyetimiz oldu. 16 maç 8 mağlubiyet... Lig başlamadan önce her kesimden insanın ilk 5'e girer diye tahmin ettiği kadronun elde ettiği sonuç bu.

Trabzonspor mağlubiyetinden sonra şöyle yazmıştım: "Oyunun önemli bir kısmını böylesi kontrol altında tutabildiğimiz bir maçtan bile 3-0'lık mağlubiyet ile ayrılıyorsak hangi maçı kazanacağız?"

Başakşehir maçına bakıyorum 1-0 önde tamamladığımız ilk yarının ardından Eto'o'nun sakatlanmasıyla bir anda nasıl oluyorsa takımın özgüveni tepe taklak oluyor ve 4-1 gibi bir skorla sahadan ayrılıyorlar ki skorun 4-1'den daha büyük farklı bir skor olmaması bir mucize...

Şimdi soruyorum sahadaki bu isimlere... Diğer sorular gibi boşluğa karışıp gidecek bir soru daha belki ama ben inatla soruyorum:

Gerçekten bu fiyaskonun içinde kendinize hangi soruları soruyorsunuz veya herhangi bir soru soruyor musunuz? Hadi siz sormuyorsunuz da anneniz babanız eşiniz dostunuz ile konuşurken şu fiyaskonun bir parçası olmaktan hiç mi utanmıyorsunuz?



 

17 Aralık 2017

ZTK 5. Tur - Orhangazispor | Peki ama Neden?

Deplasmandaki ilk maçta elde ettiğimiz 3-0'lık skorun tur için bize yeteceği büyük ölçüde belliydi. Bu noktada tur açısından baktığımızda sahamızdaki rövanş maçını 3-2 kaybetmiş olmamız belki pek bir önem taşımıyor. Belki de ligde böylesi kötü günler geçirdiğimiz bir dönemde kupada kendimizi çok yıpratmadan istediğimiz neticeyi almak -yani turu geçebilmek- bizim için esas olan ama insan kendisine aşağıdaki şu soruyu sormadan da edemiyor.



Konuya bir de Orhangazispor cephesinden bakıyorum. Mücadele ettikleri 3. Lig 1. Grup'ta son sırada yer alıyorlar ve ligde kalma mücadelesi veriyorlar. Şu ana kadar oynadıkları 16 maçta aldıkları galibiyet sayısı 1... Herhangi bir yanlış anlaşılma olmasın diye bir de yazıyla yazayım: On altı maçta sadece bir galibiyet...

Kupaya geliyorum. Antalyaspor'a karşı sahalarında oynadıkları ilk maçı 3-0 kaybettikten sonra rövanş için deplasmana geliyorlar. Rövanş maçında da 2 kez geriye düşmelerine rağmen kazanmak için oynamaya devam ediyorlar ve 90 dakika sonunda da bunu başarıp dönüyorlar.

Bu mücadeleleri belki tur için onlara yetmese de en azından bu galibiyet onlara bir nebze moral oluyor. Yazıyı yazdığım şu dakikalarda ligde üst sıralarda yer alan rakibine karşı şu an deplasmanda 2-0 üstün olmaları belki de bu moralin sonucu...

Peki, şimdi gelelim soruma:

Her şeye rağmen bu mücadeleyi Orhangazisporlu oyuncular ortaya koyabiliyorken bizimkiler neden ortaya koyamıyor?


 

12 Aralık 2017

STSL 15. Hafta - Gençlerbirliği | Cümleler Tükendi

Bir önceki yazıya "Cümleler Tükenirken" başlığını atarken son derece olumsuz bir ruh hali içerisindeydim; ancak o ruh halimle bile cümlelerin bu kadar erken tükeneceğini tahmin edememişim.

Kendi sahamızda oynadığımız Gençlerbirliği maçında Deniz Kadah'ın son dakikada penaltıdan attığı golle beraberliği zarzor kurtarırken pek çoğumuz bu gole sevinemedi bile. Çünkü bu skorla 3 puanla kapatmamız gereken bir haftayı daha puan kaybıyla tamamlamış oluyorduk.


Maçla ilgili yazılabilecek bir şey yok. Teknik direktörsüz çıktığımız bu maçın ardından Ali Şafak Öztürk de -her şeye rağmen kendisine desteğini sürdüren hatırı sayılır bir taraftar kitlesine rağmen- istifasını açıkladı. Doğruya doğru bu istifayı "yarı yolda bırakmak" şeklindee ifade etmek hiç de yanlış bir yorum olmayacaktır.

Bu istifayla birlikte içinde bulunduğumuz bilinmezlik bambaşka bir boyuta ulaştı. Şimdi takımın başında ne hoca var, ne de başkan... Ne yazık ki Antalyaspor'da yine söz siyasetin...


 

09 Aralık 2017

STSL 14. Hafta - Trabzonspor (D) | Cümleler Tükenirken

Kaybedilen puanlar sonrasında bu sezona ilişkin umutlar gibi bu durumu anlatabilecek cümleler de bir bir azalıyor. Sorun nerede, bu sorun nasıl çözülecek, ne zaman düzlüğe çıkacağız ve benzeri sorulara verilebilecek yanıtlar giderek "Hiç bilmiyorum ki." noktasında düğümlenip kalıyor.

Trabzonspor maçı bunun en net örneklerinden bir tanesi... Sahaya bakıyorsunuz ilk yarıda golü yediğimiz son bölüme kadar oyunu tamamen kontrol altında tutan ve rakibine göz açtırmayan bir takım var. Sanki sancılı bir sezon geçirmiyormuş gibi, sanki deplasmanda oynamıyormuş gibi... Herkes büyük bir heyecanla şeytanın bacağının kırılacağı o anı, o golü bekliyor ama skor tabelasını değiştiren taraf ne yazık ki gerçekleştirebildiği ilk atakta golü bulan rakip takım oluyor.

Şimdi bu kontrollü oyun bölümünü övgü mahiyetinde yazdığım sanılmasın. Demek istediğim şudur ki: Oyunun önemli bir kısmını böylesi kontrol altında tutabildiğimiz bir maçtan bile 3-0'lık mağlubiyet ile ayrılıyorsak hangi maçı kazanacağız? Bu sorunun yanıtını yukarıda ifade ettiğim şekliyle vereyim: Hiç bilmiyorum ki...


Bu noktada peki suçlu kim diye bakarsak ben ne tek başına Leonardo'yu ne takımı ne de başka bir ismi suçlayabiliyorum. Parça parça bakınca gözle görülür bir sorun göremiyorum çünkü ama nedense bu parçalardan bir bütün oluşturmak konusunda ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz.

Kamuoyunda artık iyiden iyiye yükselmeye başlayan sesin ardından hafta içi yönetimin aldığı kararla Leonardo ile yollar ayrıldı. Sezonun bundan sonraki kısmında nasıl devam edilir? Cevabım yine aynı: Hiç bilmiyorum ki... Çünkü bence kadroda -şu ana kadar yıldızlıklarını göremesek de- bu kadar yabancı yıldız isim varken yerli hoca yerine yabancı hoca daha iyi otorite kurabilecektir. Ancak Leonardo örneğinde de gördük yabancı hocaların Türkiye'ye uyum sağlayabilmeleri çok da kolay olmuyor.

Benim kanaatimce bu açmazdan ya daha önce Süper Lig tecrübesi olan bir yabancı hoca ile ya da -daha etkili olacağını düşündüğüm bir alternatif olarak- Eto'o üzerine kurulacak uzun vadeli bir planlama ile çıkabiliriz. Çünkü yerli hocalarda gerçekten şöyle içime sine sine adını sayabileceğim isim bir anda aklıma bile gelmiyor. Kısacası önümüzdeki günler Antalyasporumuz için ne getirecek hiç bilmiyorum.

Ancak tüm bu olumsuzluklara ve belirsizliklere rağmen ben hala umutsuz değilim. Bu takımın öyle veya böyle düzlüğe çıkacağını, sezonun sonuna geldiğimizde sezon öncesi beklentilerimiz gerçekleşmese de korku dolu son haftaların yerine "Neyse ki..." diyeceğimiz haftaları göreceğimizi düşünüyorum. Bu anlamda bir an önce ligin ilk yarısını tamamlayarak ligin ikinci yarısı için hazırlıkları tamamlamamız gerekiyor.

Bu yolda ikinci yarı öncesi moralleri bir parça yerine getirebilmesi için de galibiyetlere... O yüzden bugünkü Gençlerbirliği maçında vurduğun gol olsun Antalyasporum, üzerimizdeki bu kara bulutları bir an önce dağıtalım inşallah.


 

04 Aralık 2017

ZTK 5. Tur - Orhangazispor (D) | Kazasız Yola Devam

Ziraat Türkiye Kupası'nın bu turlarında maç yazısı yazabilmek oldukça zor. Çünkü bu turlarda karşılaşan takımlar arasında çoğunlukla ciddi bir kalite farkı oluyor. Bu anlamda 3. Lig 1. Grup'ta şu anki puan tablosuna göre son sırada yer alan rakibimize karşı oynadığımız bu maçta bu kategoride değerlendirebileceğimiz bir maç...

Buradan bu aşamadaki rakipleri küçümsediğim sonucu çıkmasın. Böylesi bir görüşün aksine gerek bu turlarda gerek sonraki aşamalarda sergilediği mücadele ile pek çok Süper Ligi takımına kök söktüren takımları izledik. Bu anlamda Orhangazispor da aslında ilk yarıda iyi bir mücadele verdi. Ancak ikinci yarının başında rakibin bireysel hatası sonucunda Emre Güral ile golü bulurken rakibin direnci de önemli ölçüde kırıldı ve deplasmandan 3-0'lık galibiyet ile ikinci maç için avantajlı bir skorla döndük.

Bu sonuçla lig fikstüründe Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarının arasına denk gelen ve önemli eksiklerimizin de bulunduğu bir dönemde kupada kazasız şekilde yolumuza devam etmiş olduk. Darısı bugün deplasmanda oynayacağımız Trabzonspor maçına inşallah...




 

30 Kasım 2017

STSL 13. Hafta - Fenerbahçe | Korkutan Benzerlik

Bu maç yazısında beni korkutan bir benzerliği vurgulamak istiyorum. Daha önceki maçlarda da bazı bazı benzer yanlar hissedebiliyordum ama sanırım geçtiğimiz hafta oynadığımız Konyaspor maçında uzun bir aradan sonra kendisinin cismini de görünce bu benzerlik zihnimde bir parça daha pekişti. Bahsettiğim benzerlik Leonardo ve Mehmet Özdilek benzerliği...

Sezon içerisinde geldiği için adaptasyon konusunda hala zamana ihtiyacı olabileceği fikrine karşı olmasam da Leonardo nedense bana her geçen gün Mehmet Özdilek'i hatırlatıyor. Tahmin edersiniz ki bu benzerlik de bir Antalyasporlu olarak beni korkutuyor.

Antalyaspor'un Leonardo yönetiminde oynadığı maçlara şöyle genel olarak bir bakalım. Takımda net bir dille ifade edilebilecek ne bir ilerleme var, ne de gerileme... A takımına karşı oynadığımız futbolla B takımına karşı oynadığımız futbol arasında bir fark var mı? O da yok. Her maça hemen hemen aynı kafayla çıkıyoruz.

Örneğin, bu maç yazısının asıl konusu olması gereken Fenerbahçe maçına bakalım. Daha önceki haftalardan farklı olarak sahaya hangi dokunuşu vardı Leonardo'nun? Fenerbahçe'nin en önemli zaafiyetlerinden biri kalesi... Volkan Demirel'in yan toplarda başarılı iken cepheden gelen şutlarda başarısız olduğu bilinen bir gerçek... Peki, bunu kullanmak için ne gibi bir hamle yaptık? Birkaç istisna pozisyon dışında yan toplarla klasik oyunumuzu oynayıp durduk. Bu noktada maçtan önce rakibi analiz etmek konusunda ya bir eksiklik var ya da rakibe göre oyun kurgulamak konusunda bir sorun.

Fenerbahçe maçında Leonardo'yu Mehmet Özdilek'e benzettiğim noktalardan bir tanesi de oyuncu değişiklikleri oldu. Blogu takip edenler bilir Mehmet Özdilek zamanında en çok oyuncu değişiklikleri konusunda yazardık. O günler geri mi geliyor ki? İlk yarıyı 1-0 geride kapatmışız. İkinci yarıda beklediğimiz gol bir türlü gelmiyorken bu kadar geç oyuncu değişikliği yapmak ne kadar mantıklı?

Şöyleydi böyleydi yazıyoruz ama vallahi de billahi de şu maçı kazanmamamız için hiçbir nedenin olmadığını bilerek yazmak bizi daha çok üzüyor. Fenerbahçe bu maçta top mu oynadı? Hayır. Doğru düzgün pozisyon bile yok ama bizim bir türlü çözüm bulamadığımız sorunlarımız puanları savurup durmamıza neden oluyor.

Bir kez daha umarım diyeyim ve umarım bu sorunlarla ligin ikinci yarısında boğuşmayız. Bir umarım da şunun için: Leonardo konusunda kurduğum bu benzerlik konusunda umarım yanılırım da takıma katıldığı ilk gün kurduğumuz hayalleri bize yaşatırken Leonardo'yu alkışladığımız günler bir an önce gelir.




 

26 Kasım 2017

STSL 12. Hafta - Konyaspor (D) | Bir Kez Daha Eto'o

Bu maç hakkında ne yazayım diye düşündüğümde aklıma gelen hemen hemen her cümle Karabükspor maçı ile aynı... Bu sefer galibiyetle değil beraberlikle sahadan ayrılmamızı sağlasa da ortaya çıkan skorun mimarı Karabükspor maçında olduğu gibi yine Eto'o oldu. Takımın -özellikle ikinci yarıda- yokları oynadığı bir maçta daha takımına nefes aldırdı.

Doğruya doğru sadece bu son iki haftayı esas alarak Eto'o'nun kazandırdığı bu 4 puan olmadan puan cetvelinde nerede olurduk diye baktığımızda sonuç dehşet verici: Sondan 3. sıra... Şimdi öyle veya böyle takıma ilişkin bir umut besleyebilirken sondan 3. sıra gibi bir tabloyu yaşamak bizim için çok daha büyük bir kabus olurdu. Eto'o, Nasri, Menez, Maicon vs. gibi yabancı yıldıların olduğu bir takım düşme hattında; bunu kim nasıl açıklayabilirdi ki?


Gerçi bugünkü tablonun da pek açıklanabilir bir yanı yok. Bir yanda tek başına puanları toplayan bir Eto'o, diğer yanda ise daha oyuna doğru düzgün bir katkı sağlayabildiklerini göremediğimiz diğer yıldız isimler... Bu noktada Maicon'u Nasri ve Menez'den ayrı tuttuğumu belirteyim ki her ne kadar son haftalarda performans olarak düşüşte de olsa kendisine haksızlık yapmış olmayayım.

Geriye kalan iki isim... Nasri ve Menez... Bundan sonra takıma nasıl katkı sağlarlar? Bu soruya verilebilecek en doğru yanıtın ne olduğunu ben de bilemiyorum ama zaten doğru yanıtın ne olduğunu bulması gerekenler ne benim ne de bir başkası... Doğru yanıtın ne olduğunu bulması gerekenler bu isimlerin ta kendisidir.

Dolayısıyla birkaç hafta daha işler böyle devam ederse bu isimler bu gidişatın sorumluluğunu üstlenmeliler. Sonuçta iyi zamanda nasıl alkışın en büyüğünü alan kişiler bu isimler oluyorsa, kötü zamanda da tepkinin en büyüğünü almak onlar için yadırganacak bir durum olmasa gerek.

Bu noktada yönetim de isimlerin kim olduğuna bakmaksızın gerekli yaptırımları uygulanmaya başlamalı. Çünkü bu takım yükselişe geçer diye diye ligin ilk yarısı neredeyse bitti ve Eto'o tek başına bu takıma kaç puan daha kazandırabilir ki? "Artık yükselişe geçme zamanı..." cümlelerini kurmak bile sıkıcı bir hal almaya başladı.

Maç özelinde Leonardo için de bir şeyler söylemek gerekirse yukarıda Nasri ve Menez için kurduğum cümleleri bire bir olmasa da kısmen onun için söylemek de mümkün. Özellikle Konyaspor'un golünden önce kalemizde kurduğu baskıyı bizler gibi seyretmesi gerçekten cevapsız bir husus...

Bugün kendi sahamızda rakip Fenerbahçe... Son dönemde Fenerbahçe maçları genelde iddialı bir şekilde beklediğimiz bir maç oluyor ama bu sezon aklımız tamamen soru işaretleri ile doluyken bu maç öncesinde nasıl bir maç olabileceğine dair bir tahminde bulunmak bir hayli güç... Son 4 maçta 3 galibiyet ve 1 beraberlik aldığımız rakip karşısında umarım bugün de bu olumlu istatistiğe bir yenisini daha ekleriz demekten başka elden bir şey gelmiyor.


 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...